31 Mayıs 2013 Cuma


 
3. ayımı yeni doldurduğum Mısır için yapılabilecek en iyi tanımlama herhalde "Zıtlıklar Ülkesi" olurdu. Zenginle fakirin, acıyla tatlının, iyiyle kötünün, siyahla beyazın bir arada bu coğrafyada görülmesi mümkün... İşin kötü ve üzücü tarafı her şeyin uçlarda yaşanması ve hiçbir şeyin ortasının olmaması. Ortadoğudaki diğer ülkelere ziyaret yapan insanların gözlemlerine göre aslında bu tablo Ortadoğu'nun bir özeti.

Sömürgeciliğin sadece maddi şeyleri alıp götürdüğünü düşünürdüm hep. Fakat buradaki gözlemimden sonra bu tespiti şu şekilde revize etmek gerekecek: Yıllarca sömürülmüş bu coğrfya hem zenginliğini hem de kişiliğini kaybetmiş. Kahire genel olarak; çıkarcı, ahlaki değerlerden yoksun, güvenilmez insanların yaşadığı bir yer... Fakirliği anlıyorum... Gelişmemişliği anlıyorum... Pis sokakları, olmayan sosyal hizmetleri, yalın ayak gezen insanları anlıyorum... Ama kişiliksiz bir toplum yaratmak bu ülkeye yapılan en büyük kötülük olmuş.

Şimdi bütün ülkeler ileriye giderken Mısır geriye gidiyor. Bütün bu savaşlar, çatışmalar, devrimlerden sonra, Mısır halkı önünde karanlık bir gelecekten başka bir şey görmüyor. Bu ülkenin bu hale gelmesinde emeği geçen herkesi Allah'a havale etmekten başka çare yok. Suçluları da çok uzaklarda aramaya gerek yok. Zira nereye baksanız Vodafone'u, HSBC'yi, BP'yi, Barclays'i görmeniz mümkün...

Sevgiyle...