14 Mart 2011 Pazartesi

DEPOCU


Ellerini Allah'a açtı depocu. Deposuna girer girmez soludu o soğuk havayı. Elleri hemen klimanın kumandasına gitti. Hiç düşünmeden bastı o kırmızı düğmeye. "Tlip" sesini duyması içinin ısınmasına yetmişti. Rahatladı...

Ellerini Allah'a açtı depocu. Bilgisayarın power butonuna bastı. O meşhur, yolu İzmit Alemdar mağazasından geçen herkesin bildiği şifreyi tuşladı. Kabul ekranında yine 1200 parça vardı. Şimdi buna uygun bir küfür düşünürken, bir de transfer ekranına bakayım dedi. Nafileydi... Transfer yoktu. Çaresizce kapattı ekranı.

Ellerini Allah'a açtı depocu. Kafasını soluna çevirdiğinde yine darmadağınık, yine karışık bir depo gördü. Koliler üst üste binmiş deyim yerindeyse depo perşembe pazarına dönmüştü. Özcan yine yapacağını yapmış, yani depoyu düzenlemek adına hiç bir şey yapmamıştı. İsyan etmek nafileydi. Her depocu Özcan ile çalışmaya alışmak zorundaydı. Yapacak bir şey yoktu. Adam her şeyden önce çarşı çocuğuydu, bacanaktı...

Ellerini Allah'a açtı depocu. Arkasında duyduğu paspas sesiyle irkildi. Ali abisi gelmişti. Yüzündeki tebessümü gizlemeden seslendi Ali abisine. "Urursun Özcana" dedi. Ali abisi duymadı bile onu. Nasıl duysundu ki? Ali abinin tek derdi bu akşam oynanacak Belçika 5. amatör küme takımlarından FC Pilaget ve Siirt Jetpaspor'un maçıydı. Üst oynamıştı ama çifte şans verse daha iyi olacaktı sanki.

Ellerini Allah'a açtı depocu. Ali abisi bütün sinir stresini almıştı. Bir koli değişim ürünüyle gelen Maliye bir şey demedi. Hatta elinde beyaz bir body ile depoya umarsızca giren ve "bunun şumolu var mı?" diye soran Betül'ü bile kovmadı depodan. Doğrusu şaşılacak şeydi kendi bile inanamadı bu yaptığına.

Ellerini Allah'a açtı depocu. Başını çevirip orada yazan yazıya baktı. Bir kere daha gülümsedi. Burayı ve buradaki herkesi çok sevdiğini işte o zaman anlamıştı. Kalemi eline alıp duvarda asılı duran "Depoyu Seviyoruz" yazısının altına Özgür Güngör yazdı. İmzasını attı...

O da kendisinden önce gelip geçenler gibi bir gün gidecekti bu depodan ama, o deponun duvarlarında yankılanan kahkahalar hiç unutulmayacaktı. Zaten bu değil miydi depoyu mağazanın en eğlenceli yeri yapan...